İspanyol ressam, 20. yüzyıl sanatının en yenilikçi ve etkileyici figürü. 1900-1904 yılları süresince Picasso, Paris ve Barselona arasında seyahat etmiş, sokak figürleri ve kimsesizlerin portrelerini yapmıştır. Ardından Paris’e yerleşmiş, akrobatları, dansçıları ve palyaçoları resmetmiştir. Çalışmalarında ilkel sanat ve Afrika heykelciliğinin etkilerine rastlanır. Les Demoiselles d’Avignon-d’Avignon Kadınları (1907) adlı tablosu onun geleneksel olmayan yeni stili ve yaklaşımında bir dönüm noktasıdır (Tablo fazla radikal olarak değerlendirilse de, 1937’ye kadar sergilenmiştir). Bu tablo, Georges Braque tarafından desteklenen Picasso’nun, Kubizm gelişiminin habercisi idi. Picasso 1917’de Jean Cocteau ile Roma’ya gitti ve bale sanatçıları için sahne dekoru ve kostümler tasarladı. Sergei Diaghilev’in Gösterisi buna bir örnektir. Aynı zamanda Sürrealist hareket ile de ilgilendi. 1920’lerde çalışmaları daha sert ve etkileyici oldu. Acımasızlık, acı ve çaresizlik üzerine yoğunlaşmıştı. Belki de en ünlü eseri, İspanyol İç Savaşı boyunca bombardımandaki ani duygu değişimlerini ifade eden Guernica’dir. (1937) The Charnel House (1945) gibi diğer eserleri de savaşın dehşetini etkili bir şekilde anlatırlar. Picasso, resmi “acımasızlığa ve karanlığa karşı bir savaş enstrümanı” olarak görür. Son eserlerinde, büyük enerji ve çok yönlülükle yeni stilleri özümseyen deneysel çalışma biçimine devam etti.